Mutluluğun, TDK sözlüğünde tanımı şu şekilde yapılmaktadır: “Bütün özlemlere eksiksiz ve sürekli olarak ulaşılmaktan duyulan kıvanç durumu, ongunluk, kut, saadet, bahtiyarlık, saadetlilik.” Sözlük anlamına bakılacak olursa mutluluk denilen kavramın aslında içinde bulunduğumuz yaşamla ilişkilendirildiğinde gerçekçilik boyutunun güvenilir olmadığını söylemek mümkündür. Masallarda ise çokça bahsedilen ve çoğunlukla hikâyenin sonuyla ilişkilendirilen mutluluğun tanımını yapmak günümüzde oldukça karmaşıktır.
Mutluluk, ne olduğu konusunda yanılgılara düştüğümüz ve tarifinin çok zor yapıldığı bir kavramdır. Mutluluğu göreceli bir kavram olarak ele aldığımızda, kişinin maksimum haz alarak yaşadığı bir an olarak değerlendirebiliriz. Kişi, bir süredir acı hissetmiyor ve tüm olumsuz duygulardan arınmışlık hissediyorsa kendini “mutlu” olarak tanımlayabilir.
İnsanın sayısız arzuya sahip olması ve günlerini maksimum haz alacak şekilde geçirmeye gayret etmesi, mutlu olma halinin peşinden koştuğunu gösteren bir işarettir. İnsan, arzularının peşinden koşan bir varlık olarak mutluluğu daima elde tutulacak bir nesne olarak düşünmek ister. Bu, insanın bir eşyaya ve bir nesneye duyduğu bağımlılık olabilir. Alışveriş bağımlılığı insanlara bir mutluluk yanılsaması sunar ve böylece daha fazla tüketmesine sebep olur. Böylece tükettikçe daha fazla mutlu olduğunu zanneden insan aslında mutluluktan bir o kadar uzaklaşır. İnsanın kendine yabancılaşmasına sebep olan tüketim, insanın kendine dönmesini engelleyerek “huzurlu olma hali”ni engellemiş olur.
İnsanların yaşadığı iyi ya da kötü olaylar, mutluluk süresini geçici olarak uzatır ya da kısaltır. Yaşamının anlamını bulamamış ve iç huzurunu sağlayamamış bir birey için mutluluk hali her zaman geçicidir. Bu insan için mutluluğun kesintiye uğraması için ufak bir darbe yeterlidir. Hayatında huzuru, sakinliği ve dengeyi yakalayabilmiş bireyler içinse hayatın her anı mutluluk potansiyeli içerir.
Leave a Reply