Vücuttaki en küçük sancı başka bir hastalığın habercisi kabul edilip doktor doktor çare aranıyor. Oysa fiziksel rahatsızlıklar, çocukluktan itibaren karşılaştığımız vücudun dış etkenlere verdiği ufak tefek tepkilerden ibaret olabiliyor.
İnsanların alışkanlıkları, onları bir rahatsızlığa çare ararken tanınmış doktorlara, bu düşünce de gelişmiş, tanınmış bölgelerde aradıklarını bulmaya itiyor. Bu döngü, söz konusu bölgelerde yoğunluğu artırırken arz talep dengesizliği ücretlere de yansıyor.
İnsanın davranışlarındaki sıkıntılar için aynı hataya düşmeden, mesela Kurtköy psikolog ihtiyacı yazıp çareyi daha sakin bölgelerde aramaları belki de çözümün anahtarı oluyor.
Psikoloji mi Fizyoloji mi?
Aslında hepimizin bildiği bir atasözü psikolojinin önemini vurguluyor. Hiç akla gelmese de “Duvarı nem insanı gam” yıkar diyen atalarımız, insanın ruh halinin sağlığın temeli olduğunu ortaya koyuyor. İnsan psikolojisi bozuldukça, önce toplum ilişkileri zayıflıyor ardından fiziksel sağlık elden gidiyor. Öte yandan fiziksel sağlık olmadan da rahat bir hayat sürmek mümkün olmuyor. İnsanların fiziksel rahatsızlıkları beraberinde bozulan ruh sağlığını da getirebiliyor. Bu nedenle bir tercihten öte her iki hususun da ihmal edilmemesi gerektiğinin görülmesi gerekiyor.
Psikolojik Rahatsızlıklarımızı Neden İhmal Ediyoruz?
Toplumda yerleşmiş yanlış algılar, kurtköy psikolog veya psikiyatr konusu açıldığında insanların doğrudan savunmaya geçmelerine, kendilerinin ruh sağlığının yerinde olduğunu iddia etmelerine yol açıyor. Oysa insanların fiziksel rahatsızlıkları olmadan kontrol maksadıyla doktora gitmeleri ne kadar doğal bir durum ise psikoloğa gitmelerinin de o kadar doğal bir olay olarak karşılanması gerekiyor.
İnsanların, psikolojik rahatsızlıklara hep utanılacak bir durummuş gibi bakmaları, rahatsızlıkların ilerlemesine ve fiziksel rahatsızlıkları tetiklemesine de sebep oluyor. İnsanların önce psikolojik rahatsızlıkların utanılacak konular olmadığına inandırılmaları gerekiyor.
Sık Rastlanan Psikolojik Problemler
Eğitim düzeyi ve iletişim arttıkça psikoloğa gidiş oranı da artıyor. İnsanların psikoloğa gitmeleri, toplumda ne tür problemlerin yoğunlukta olduğunun ortaya çıkmasına da vesile oluyor.
Ülkemizde en sık rastlanılan psikolojik problemler arasında;
- Anksiyete,
- Depresyon,
- Panik Atak,
- Bağımlılıklar,
- Sosyal fobiler,
- Cinsel problemler,
- Duygu durum bozuklukları,
- Kişilik bozuklukları,
- Yeme bozuklukları yer alıyor.
Bu problemler, zamanında tedbir alınmadığında bir yandan daha ağır ruhsal bozukluklara, diğer yandan da fiziksel rahatsızlıklara yol açıyor.
Psikoloğa Gitme Zamanı Geldi mi?
Modern insan, artık diş hekimine gitmek için dişinin çürümesini, ağzında koku oluşmasını veya geceyi ağrılar içinde geçirmeyi beklemiyor. Dişini altı ayda bir kontrol ettiren, yılda bir kez check-up yaptıran insanlar konu psikolojik hastalıkların kontrolüne gelince hâlâ direnmeyi seçiyor.
Periyodik olarak psikoloğa gitme alışkanlığı kazanılması daha zaman alacak gibi görünüyor. Ama hiç olmazsa bazı durumlarda psikoloğa gitmenin zamanının geldiğini bilmek gerekiyor. Bu belirtilerin başında öfke kontrolü geliyor. Herkes sinirli olabilir ama bunun dışa vurumunun kontrollü olması gerekiyor.
Bir insan duygusal olabilir, ancak ortada hiçbir şey yokken gözleriniz doluyorsa psikoloğa ihtiyaç olduğunun düşünülmesi gerekiyor Yaşanan travmalar, eskiden olmayan korkular hep bir psikolog ihtiyacını haber veriyor. Günümüzde psikoloğa gitme konusunda en ideal yöntem ise nasıl yılda bir check-up yaptırılıyorsa yılda en az bir kere psikolojik kontrolden geçmek olarak görülüyor.
Leave a Reply