Madam Bovary Üzerine Psikolojik Bir Analiz

Madam Bovary Üzerine Psikolojik Bir Analiz

Gustave Flaubert’in 1857 yılında yayımlanan kitabı Madam Bovary, dönemin Fransız toplumunun iç yüzünü yansıtan derin bir karakter analizi sunar. Ana karakter olan Emma Bovary’nin iç dünyası, psikolojik bakış açısından ele alındığı zaman bireyin tatminsizliği, hayal kırıklığı ve içerisindeki boşluğu anlamak için bizlere olanak sunar.

Emma Bovary ve Yaşadığı Duygusal Yoksunluk:

Emma Bovary’e baktığımız zaman yüzeyde görünen en temel özelliği, kendi içinde yaşadığı boşluk ve bu boşluğu dolduracak nesneler arayışıdır. Taşrada büyüyen, hayalperest bir genç kadın olan Emma, dış gerçeklik ile romantize ettiği hayal dünyası arasında sıkışmış kalmıştır. Romanın ilk sayfasından son sayfasına kadar Emma’nın çocukluğunda doyum sağlanamamış ihtiyaçlarının evliliği ve aşk ile ilgili beklentilerinde hissederiz. Hayata dair beklentileri romantik romanlardaki gibidir ve gerçeklik onu sarsarak hayal kırıklığına uğratmaktadır. Bu durumdan dolayı hayal dünyasına sığınmış ve gerçek dünyada aradığı duygusal tatmini bulamamıştır.

Emma Bovary ve Kullandığı Savunma Mekanizmaları

Emma Bovary içindeki boşlukla baş etmek durumundadır, dolayısıyla bununla ilgili bir dizi savunma ve kaçış mekanizması geliştirmiştir. Alışveriş düşkünlüğü, lüks bir yaşam arzusu, hayatına aldığı erkekler ve evlilik dışı ilişkileri ana karakterimizin kendisini doyurmak için kullandığı maskeleridir. İçsel açlığı dışsal kaynaklarla doyurmaya çalışması aslında içerideki gediği daha da derinleştiren ve büyüten beyhude bir çabadır. Parfümler, pahalı eşyalar ya da lüks giysiler içerideki açlığı doyurma aracıdır.